YAHYA KEMAL VE BAKİ ÇERÇEVESİNDE HAZAN ÇAĞRIŞIMLARI

Edebiyatımızda her mevsimin kendine özgü bir yeri vardır. Mevsimler içinde en önemli yere sahip olan bahardır. Bahara yüklenen anlamlar, bahar mevsiminin getirdiği canlılık, coşku, neşe ve hareket bu mevsime edebiyat dünyasında özel bir yer verilmesinde etkili olan sebeplerdendir. Edebî eserlerde bahar kadar olmamakla birlikte onun zıddı olan hazandan ve hazanın kimi özelliklerinden de söz edilir. Şairler çoğu zaman baharla hazanı karşı karşıya getirir. Baharı canlılık, dirilik, gençlik ve yaşama sevincini ifade etmek için, sonbaharı ise ihtiyarlık, bitkinlik, yaşlılık ve ölüm simgesi olarak kullanırlar. Baki ve Yahya Kemal rehberliğinde hazan mevsimine ufak bir yolculuk yapacağız.
Her iki şiirde göz önünde bulundurularak hayal dünyamızda canlanan hazan mevsimi birbiriyle aynı çizgide ilerleseler de kimi noktalar ile farklılaşmaktadırlar. Baki hazanı anlatırken tamamen olumsuz yönler üzerine yoğunlaşmış ve betimlemeleri ile ruh karartıcı noktalara ulaşmıştır;

Nam u nişane kalmadı fasl-ı bahardan
Düştü çemende berk-i dıraht itibardan
diye başlayan bu gazel, sonbaharda ağaçların yapraklarını döküp çırılçıplak kalmalarını dünya alakasından soyunmuş bir müride benzetir, hazan rüzgarlarının bir mürit gibi çınar ağacından icazet aldığını söyler. Baharı ölen bir mevsim olarak görür ve baharın hatırası olan yaprakları kül yığını gibi dört yana savrulur . Hazan rüzgarının yaprakları oradan oraya fütursuzca savurması gibi zamanında insanı yaprak misali sürüklediğini anlatmaya çalışır. Baki hazan ile beraber ömrün son demine geldiğini anlatmak ister.Hazandan övgü ile söz etmez . tıpkı dervişlerin kaş sakal kesip arınması gibi ağaçlarında arınmasından bahseder insanında geçmişinden arınıp ders alarak yaşaması gerektiğini anlatmaya çalışır.
Bâkî çemende haylî perîsân imis varak
Benzer ki bir sikâyeti var rûzigârdan
Beyiti ile Baki şiirine son verir. Sonbaharda ağaçların yaprakları dökülür. Ve yaprakların rüzgardan şikayetçi olduğundan bahseder. İnsanoğlu da yaşlılık döneminde,dökülen yapraklar gibi aciz ve çaresiz kalır. Bu anlamda insanoğlunun zamandan ve kaderden şikayeti normaldir; ama elinden de hiçbir şey gelmemektedir.
Yahya Kemal ise hazan temasına bambaşka bir perspektiften bakmaktadır. Eski şiiri çok iyi işleyen Yahya Kemal Hazan Gazeli adlı eserine

Hazan ki durmadan evrakı su-be-su dökülür
Hazinesinden eteklere reng ü bu dökülür.

Beyiti ile başlar. Bu satırlarda hazan mevsiminde her tarafta yaprakların döküldüğünden bahsolunur. Daha sonra nasıl bir bahar ki bu bütünlük kalmaz etrafı dağıtır adeta yağmalar diye kendi kendine sorar. Devamında şarap mahzeninden kadehlere testi testi şarabın dökülmesini analtır. İşte bu noktada Bakiden tamamen farklı bir yola girer Yahya Kemal çünkü Baki içki meclislerinden , eğlenceden bahsetmezken şairimiz içkiyi en başta şiire sokmuştur. Bu birazda Yahya Kemalin içkiye düşkünlüğünden ileri gelmiş olabilir. Yahya Kemal’de sonbahar sadece hüzün ve olumsuz taraflarıyla değil, aynı zamanda yeni olarak zevk ve neş’e taraflarıyla da yer alır. Sonbahar onda bir taraftan yazın ve baharın, hatta senenin ölümü ise, diğer taraftan da bolluğun ve olgunluğun mevsimidir.

‘’Hazan da erse Kemal el çeker mi canandan
Lebinden ol mehe ima-yı arzu dökülür ‘’
Beyiti ile şiire son veren Yahya Kemal mevsim hazan dahi olsa canandan geçemeyeceğini , o aşk ve güzelliğin , arzularındaki imaların dile getirileceğini anlatır. Hazan her ne kadar son olarak gözükse de şair zevk ve eğlenceden uzak duramamıştır. Yahya Kemal bu gazelinde dem ne olursa olsun aşk , şarap ve eğlenceyi merkez olarak almıştır. Hazanın hem olumlu hem olumsuz yanları bir arada verilmiştir.
Sonuç olarak her iki şairimizde hazandan ders çıkarmamız gerektiğini farklı yollarla anlatmıştır. Baki bize yaşlılık bitkinlik ve ölümü fasl-ı baharın gittiğini acı yanları ile anlatmakla beraber Yahya Kemal aynı mevsimin bu olumsuz yanlarının yanında güzelliklerini de göz önüne koymuştur.

 Hanife AYYILDIZ

Etiketler:

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yapın